25 Nisan 2014 Cuma

BİR KEDİNİN KALEMİNDEN

Modaya uyayım dedim. Bu da benim selfim....
Merhaba!

Ben Beyaz! Blog yazarının  kedisi, ev arkadaşı, bir nevi kızı ve onun deyimiyle beyaz meleğiyim. Duydum ki sahibim hakkımda "Bir Kedim Bile Var" diye bir yazı yazmış. Bu gece bilgisayarı ele geçirdim ve ben de kendi dünyamı ve sahibime (ki benim için anne) bakışımı yazmak istedim. Bence beni ve onu bir de benden dinleyin...

Biyolojik annemi hiç hatırlamıyorum çünkü sahibim yani annem olan kişi beni yolda bulmuş. Beni uzun müddet biberonla beslediği, baktığı, hastalandığımda yanımda olduğu, iyileştirdiği, benimle oyunlar oynadığı, konuşup dertleştiği, zora girdiğimde yardım ettiği için onu annem olarak benimsedim.

Hani bazılarınız benim gibileri kılım, tüyüm dökülür diye istemiyor ya.. Benim size bir lafım olacak.. Benim kılımla aynı miktarda sizin saçınız dökülüyor. Sadece sizinkiler çoğunlukla koyu renkli olduğu için görünmüyor. Ama ben sizinkileri de görebiliyorum.


Öncelikle karakterimden bahsedeyim. Hiç de öyle birçoğunuzun söylediği gibi nankör değilim. Yaşadığım mekanın ne kadar güzel olduğunun, ne kadar çok sevildiğimin, önemsendiğimin çok farkındayım. Zaten bu nedenle gerek tuvalet, gerekse de evdeki eşyalar konusunda çok dikkatliyim.

Herhangi bir eşyaya değil zarar vermek, yanlışlıkla kuyruğum çarpıp düşürdüğümde de utancımdan saklanıyorum. Ya da utancımı belli ederek gözlerimi kapatıyorum...


Sadece böyle güzel bir hayata sahip olduğum için küçük şımarıklıklarım var. Ne gibi mi? Mesela tavuğun derisini, etin sinirli kısmını, etin yağlarını ve şarküteri ürünlerini asla yemem. Diyeceksiniz ki "bunu bulamayan kediler de var". E haklısınız ama insanların arasında da yemek bulamayan var ama sizler de yemek ayırıyorsunuz.

Yemek konusunda sahibimden şikayetçiyim diyebilirim. Tutturmuş kilolosun diye, bana rejim yemekleri veriyor. Ben göbeğimi seviyorum, kilo vermeye de niyetim yok. Hatta bu yüzden sizin dilinizle konuşmayı öğrenip sahibime "mama" bile diyorum. Uğraşılarım sürüyor yakında "açım, yemek ver" de diyebilirim. Mama haricinde "Anne" demeyi de başardım. Eh kediyim sonuçta dilim zor dönüyor.

Aslında sahibime her istediğimi rahatlıkla anlatabiliyorum. Ben nasıl sizin dilinizi öğrenmeye çalışıyorsam o da bizim dilimizi öğrendi. Mesela şunları biliyor:

* Her gün beni kucağına aldığında koluna doğru uzanıp göbeğimi açıyorum. Göbeğimi herkese açmam haaaa!! Sadece ortama ve yanımdaki kişiye yüzde yüz güveniyorsam yaparım bunu...

* Kendimi güvenli hissetmediğim ve huzursuz olduğum zamanlarda göbeğimi yere yaklaştırır sürünmeye yakın giderim. Ama bizim evde bunu yapmama hiiiiç gerek kalmıyor. Gerine gerine yürüyorum...

* Pencereden uzun uzun bakıyorsam bir sorun yok, mahallenin dedikodusunu öğrenmeye çalışıyorum demektir. Ama aynı anda miyavlıyorsam kendimi o an yalnız hissettiğimin, canımın sıkıldığının ve dışarı çıkmak istediğimin göstergesidir. Zaten bunu yapma ihtiyacı duymuyorum. Çünkü dışarı çıkmak istediğimde bizim evin sokak kapısına gidip miyavlıyorum sahibim hemen kapıyı açıyor.. Bir de her defasında asansörle indirse çok mutlu olacağım.. Apartmanın merdivenlerini in - çık yoruluyorum...


* Bazen sahibim tavuk veya balık gibi sevdiğim yiyeceklerden birini verir. Yemeğim bitmesine rağmen ayağımla tabağı kapatmaya çalışırım. Eh bu da yemeği çooook beğendiğimi ve daha sonrası için tabağı saklamak istediğimi belirtir.

* Sahibim çalıştığı için çoğunlukla akşamları görebiliyorum. Onu gördüğüm anda öyle mutlu olurum ki hemen ayağına sürtünüp kuyruğumu da bacağına dolamaya çalışırım.

* Çok ender de olsa hastalanabiliyorum. Hastalandığım zaman sizler gibi öksürmüyorum gerçi bir defa sesim kısılmıştı. Miyavlasam da ağzımdan ses çıkmıyordu, sessiz film oynar gibiydim! Neyse, hastalandığımı sahibim burnumdan anlıyor. Çünkü burnum kuruyor ve ısınıyor. Bu da ateşimin olduğunu gösteriyor. Ayrıca yemek yememem de hasta olduğumu belirtir, hele de benim kadar iştahlı bir kedinin yemek yememesi hiiiç normal değildir.

* Şu dünyada en sinir olduklarım köpekler ve diğer kediler.. Tamam itiraf ediyorum. Hepsini kıskanıyorum, sahibim başka kedilere, köpeklere bakmasın istiyorum. Kıskançlığımı da tüylerimi diken diken kaldıran kızgınlıkla gösteriyorum. Sahibime ise kızdığım hiç olmuyor. Sadece şu veteriner denilen adama sinir oluyorum. Her gittiğimde totoma iğne batırıyor. O yüzden onu görünce tıslıyorum...


* Bazen sahibimle uzun uzun bakışırız. Ona bakarken ne kadar çok sevdiğimi söylemek için gözlerimi yavaşça kapatıp açıyorum. Sahibim de hemen sizin dilinizde "ben de seni çok seviyorum" diyor. Bakmayın, sizin dilinizi konuşamıyorum ama her kelimesini anlıyorum. Sadece işime gelmediğinde anlamamazlığa geliyorum (bunu sahibime söylemeyin e mi?).


* Bir defasında bir sinek öldürüp götürüp sahibimin yanına bıraktım. Aslında sinekler bizler için çok iyi bir protein kaynağıdır. Hiç yüzünüzü buruşturup iğrenme gösterisi yapmayın. Çünkü sizin yediğiniz soslu yiyeceklerden de bana fenalık geliyor, hele şu baharat dediğiniz şeyler yok mu içim dışıma çıkıyor... Ama ben bu güzel hediyeyi ona vermek istedim, sahibime benim için ne kadar önemli olduğunu belirtmiş oldum. Gerçi sahibim sineği görünce "Beyaz naaappptıııınn?" dedi!



* Ben de sizler gibi rüya görebiliyorum. Sizler rüya görürken gözkapaklarınız oynuyor. Benim ise bıyıklarım ve arada da patilerim oynar. Bu arada sahibim kilomdan dolayı sürekli horladığımı söylüyor, ama ben hiç horlamamı duymuyorum! Şu resme bakar mısınız bende göbek görüyor musunuz? (tamam kameraya sığamamış olabilirim, ama ekran hep daha kilolu gösteriyor!)


* Ben her gün bahçeye çıkabildiğim için hem sıcak bir yuvam hem de mis gibi bahçe var diyebilirim. Bildiğiniz gibi banyomu tüylerimi yalayarak yapıyorum. Bu tüyler de midemde birikiyor, bu yüzden arada ot yiyerek kusmam gerekiyor yoksa mide yanması yapıyor (Yine yüzünüzü mü buruşturdunuz? Sanki siz insanlar hiç kusmuyorsunuz!!!). Bu işimi de bahçedeki bana uygun otları yiyerek yapıyorum. Bir dönem hastalandığımda bahçeye çıkamamıştım, sahibim kedi otu diye bir şey aldı. Hıııımmmm çok lezzetliydi. Kusma anımı ise kumlu tuvaletimde yaptım ki evi kirletmeyeyim diye.

* Yalamak demişken belirteyim istedim. Ben yalayınca korkmayın bir şey olmaz. Çünkü tükürüğüm sizlerin çamaşır suyu olarak kullandığı maddeden daha dezenfektan. Hatta sahibim bazen takılır. "Şu tükürüğünden biraz biriktirsek de evi temizlesek" diye.. Kusura bakmayın o kadar çok tükürüğüm yok!


* Yeni şeyler keşfetmek ve bilgi dağarcığımı çoğaltmak için ise gözümü bir yere diker bakaaaarrr bakaaaarrr dururum. Bu arada söyleyeyim, çok sabırlıyımdır. Avıma bile yaklaşırken uzun müddet izler, hareketlerini iyice öğrenir ve kazanacağımdan emin olduktan sonra atlarım.

Bir de kuyruğumun durumuna göre farklı şeyler söylemek istiyorumdur. Onları da bu resimde görebilirsiniz:


Yazarken yazarken çoook uykum geldi, Resimde de gördüğünüz gibi esniyorum. Zaten benim günümün 18 saati uyuyarak geçiyor, bayılıyorum uykuya.


Hayvan sevginizin bol olduğu güzel günler dilerim miyaaavvvv :o)

Benimle ilgili diğer yazıları okumak isterseniz lütfen tıklayın:
Bir Kedim Bile Var
Bir Kediden Pilatesle Karışık Spor Yapma Önerileri


6 yorum:

  1. tek kelimeyle "bayıldım". maaşallah beyaz'a :)

    YanıtlaSil
  2. Çok teşekkürler, kendisine mutlaka ileteceğim :o))))) sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Kediler özgürdür ne yaparsak yapalım illaki sokağı bi şekilde istiyorlar maaselef..Benim kedim rahatı ve pisikoloji çok iyi olmasına rağmen bir gün abazalıktan çıldırdı..Ona verdiğim peluş oyuncağı düdüklemekten bıktı..Sonunda kendini bildigin balkondan asağı atarak kendini karıya kıza verdi..Buldum geri getirdim ama tekrar kaçtı.Simdi sokakta nerde beyaz kedi görsem aha diyorum benim torunum :D Kediler ölene kadar evde kalamıyor arkadaslar.KALMAMALILAR..Bu yüzden köpekler gibi kedilerinde en iyi bakılma biçimi bahçeli ev arkadaşlar..VEya bi şekilde istediği zaman gelip gidebileceği model zemin katı vs. olsun..Hayvan yemek vakitlerinde gelip gidicektir merak etmeyin..Uyuyup bi güzel yalanıp temizlenip özgürlüğe geri dönücektir.Sizde onu bu süre zarfında sevebilrisiniz..Onları hayatları boyunca bi eve hapsetmeyin..Kediler her daim özgürdür.

    YanıtlaSil
  4. Özgürlük konusunda sizinle tamamen aynı fikirdeyim. Gerçi zemin kat olması mecbur değil, ben bir apartmanın en üst katında oturuyorum ama tamamen özgür, apartmanın merdivenlerinden inip çıkabiliyor. Apartman kapısından ise biri girip çıkarken arada gidebiliyor. Zaten tüm apartman tanıdı beyazı artık herkes kapıyı açıyor. Çok zeki hayvanlar, her durumda çare bulabiliyorlar. Yaşlandığı için sanırım bu aralar artık pek gitmek istemiyor çoğunlukla uyumayı tercih ediyor, bahçeye çıktığında da uyuyor zaten :o)

    YanıtlaSil
  5. Ayy süper bi kedi! Su ünlü Beyazla valla çok tanışmak isterim. Ben de kedilere bayılıyorum ama malesef kocam alerjik. Gizli gizli seviyorum ama bazen:)) Super hayvanlar hepsi. Beyaz da sizin gibi ilgili bir anneye sahip olduğu için de çok şanslı... Keşke benim ergen çocuklar da Beyaz gibi minnettarlığını bana arada sırada gösterebilse.. hahahaha onlar da ayrı tabi de hayvanlara karşı çok farklı bir sevgim var. Süper ikilisiniz!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yorumunuzu okurken hem çok güldüm hem de çok hoşuma gitti. Yazıyı beğenmenize de ayrıca sevindim. İçtenlikle teşekkür ederim. Bu arada Beyaz'ın da selamı var :0)))))

      Sil