6 Nisan 2014 Pazar

SUDA KEBAP (GÖKTÜRK - İSTANBUL)


Canımızın kebap çektiği bir akşam 3 arkadaş beraber Göktürk'teki Suda Kebap'tan sipariş rica ettik. Öyle açtık ki her şeyden yemek istiyorduk, bu nedenle sevdiğimiz yemeklerden azar azar söyledik. Fazla gelip artan lahmacunları poşetleyerek dondurucuya kaldırdık, merak etmeyin onlar da yakında biter, hatta belki de siz bu yazıyı okurken çoktan bitmiş olabilir :o)

Siparişimizin gelme süresi oldukça uzundu, neredeyse 1 saati geçti. Ama sipariş verdiğimiz gün haftasonuna denk geldiğinden, restoranın yoğunluğu varmış. Bu nedenle siparişin biraz geç gelebileceği konusunda en başta telefondaki yetkili bizi uyardı. Biz de bu durumu sorun etmedik, çünkü beklerken güzel bir sohbete dalmışız :o)



Arkadaşım daha önce de buradan sipariş verdiğinden, aradığında açık açık şunu söyledi: "Lütfen siparişi kontrol ederek gönderin. Çünkü her defasında bir ürün eksik geliyor..."

Gelen sipariş ayrı ayrı çok güzel ve korunaklı paketlenmişti, bu nedenle lezzetleri birbirlerine karışmamış.

Yemeğin açılışını içli köfte ile yaptık. Suda kebapta hem kızarmış hem de haşlanmış içli köfte yapıyorlar. Ben kızarmışını, arkadaşlarım ise haşlanmışını tercih ettiler. İçli köfte gerçekten bir harikaydı. İçindeki kıyma ve ceviz dengesi çok iyi ayarlanmıştı. Ayrıca kızarmış olmasına rağmen yağlı değildi, sanırım kızarttıktan sonra yağını çok iyi süzdürmüşler ve kızartma yağı da taze olarak kullanılmış. Haşlanmış içli köfte de yumuşacık ve çok lezzetliydi. Keyifle yedik diyebilirim :o)

kızarmış içli köfte
haşlanmış içli köfte
İçli köftemizi yerken gavurdağı salatasından da tatmayı ihmal etmedik. Tüm sebzeleri taze olarak doğramışlar, sosu da servis tabağına konulmadan önce dökülmüş. Bu nedenle sebzeler hiç pörsümemiş ve diriliklerini kaybetmemişlerdi. Cevizin bolluğu ise benim çok hoşuma gitti.


Ve soğumadan birer acılı lahmacun alıp içine önce limon sıkıp pul biber, sumak gibi baharatlardan kattık. Lahmacun acılı denmesine rağmen ısırdığımda bir acılık hissetmediğimden bir miktar pul biber de ekleme gereği duydum.  Hatta arkadaşlarımdan biri az miktarda gavurdağı salatası da ekledi :o) Diğer arkadaşım ise sumaklı soğan salatası ve maydanoz koydu. Ben lahmacunu sadece limon sıkarak ve birkaç baharat katarak yemeyi tercih ederim. Çünkü diğer türlü kıymanın tadını alamıyorum. Hatta yerken de önce kıtır kenarlarını bitirir sonra dürüm yapıp ısıra ısıra yerim :o) Sanırım çocukluğumdan kalma bir alışkanlık, hala vazgeçemiyorum :o) Lahmacuna tek kelimeyle bayıldım. Bazı yerlerde yapıldığı gibi kıymayı  bol soğan ve maydanoza gömmemişler, aksine kıyması oldukça fazlaydı ve çok hoşuma gitti. Yemek bittiğinde çatlamak üzere olmasaydım inanın bir tane daha lahmacun yiyebilirdim :o)


Lahmacun için hazırlanmış sumaklı soğan salatası ve maydanoz
Hemen belirteyim restoran sipraişimizi getirirken arkadaşımın en başta telefonda uyardığı "aman bir şeyi eksik getirmeyin" sözüne ne yazık ki sadık kalamadı.. Ve lahmacun yanında gönderilmesi gereken doğranmış domates ve limonu göndermeyi unuttu. Telefon ederek uyardıktan bir müddet sonra bunlar da gelmişti ama o esnada yemeği yemiştik bile :o) Sanırım bu restoran geleneksel hale getirdiği "siparişi eksik gönderme" adetinden vazgeçmeyecek...

Yemek bittikten sonra gönderilen doğranmış domates ve limon dilimleri
Birer lahmacundan sonra sebzeli kebaptan tattım. Gerçekten bayıldım.. Çünkü pişme süresinden sonra eve getirilme süresini de hesaba katarsak kebabının biraz kurumuş olmasını bekliyordum. Ancak nasıl yaptılar bilmiyorum ama kebap kuru değil aksine sanki ateşten yeni alınmış gibi sulu ve yumuşaktı. İçine konulan baharat miktarına ve sebzelerine ise tam not veriyorum. Yemesi çok keyifliydi. Yanında bulgur pilavı, dürüm ekmeği, közlenmiş biber ve domatesle servis yapmışlardı (Et haricinde diğer gıdaları tokluğumdan dolayı yiyemediğimi söylemeliyim. Bir de bulgur pilavına salça konulmasını anlıyorum ama bence biraz domates, sivri biber ve soğan da katılırsa daha lezzetli olacaktır. Diğer türlü sadece salçalı bulgur tadı geliyor ve hoşuma gitmiyor)


Bir diğer arkadaşım köfte ızgara rica etmişti. Daha önce de buranın köftesini yiyip çok beğenmiş. Yine aynı keyifle yediğini söyleyebilirim, sanırım bir daha sipariş verse yine köfte ızgara söyleyecektir :o) Onun köftesi de aynı sebzeli kebaptaki gibi bulgur pilavı, dürüm ekmeği, közlenmiş biber ve domatesle servis yapılmıştı.


Son olarak bir marul yaprağının arasına çiğ köfteyi koyup tattım. Ne yazık ki çiğ köfte konusunda bu restorana notum düşük. Çünkü kıyma o kadar az konulmuş ki tadı, kısırın köfte yapılmış hali gibi geliyordu. Bu nedenle sadece 1 tane yedim. Çiğ köfte konusunda iki restorana puanım tamdır. Biri Uludağ Et lokantası, diğer Develi Kebap...


Etin çok kaliteli kullanıldığı ve malzemeden hiç kaçılmadığı bu tür yerlerde sokak arası, tam olarak ne yediğinizi bilemediğiniz, yerlere kıyasla tabi ki fiyatları daha yüksek olacaktır. Üstelik restoranın iç döşenişi de plastik sandalye ve basit bir masa değil gayet şık olarak dekore edilmiş kaliteli oturma yerlerinden ve masalarından ibaret. Tüm bu değerler göz önüne alındığında ödenen rakamın öyle uç noktalarda olmadığını söyleyebilirim.

Keyifli, bol ağız tadınızın olduğu günler dilerim :o)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder