12 Haziran 2014 Perşembe

CAFE NAR (RUMELİ HİSARI - İSTANBUL)


Hani bazı arkadaşlıklar vardır, uzun zaman görüşemeseniz bile, görüştüğünüz anda kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Her an o kişiyi kendinize çok yakın hissedersiniz. O sabah kahvaltıya gittiğim arkadaşımla durumumuz tam olarak böyle diyebilirim.

Kendisi yurt dışında yaşıyor ve İstanbul'a ender olarak geliyor. Gelir gelmez de hemen buluşabilmek için tüm planlarımızı yaparız. Geçenlerde aradığında "kahvaltıya gidelim" diye konuştuk. 

İstanbul'da yaşamanın en büyük avantajlarından biri boğaz manzarası, güzelim deniz ve deniz havası. Yaza girdiğimiz şu günlerde bu manzarayı ve mavi suların güneşin altında parlamasını izleyebilmek için Rumeli Hisarı'nda bulunan Cafe Nar'a gittik.
Bu mekanın önünden sıklıkla geçmişliğim vardır ama hiç içeri girip de bir şeyler yememiştim. Mekan benim açımdan harika döşenmiş. Masaların üzerine konan kırmızı kareli masa örtüleri bana hep çok sıcak ve samimi gelmiştir. Ayrıca normal masaların arasına konulmuş 2 adet de aslan ayaklı dediğimiz eski tarz yemek masası vardı ki, mekanın sıcaklığını iyice pekiştirmiş.

Bu mekanda ilk takdir ettiğim kenarda üstüste duran harika kitaplar. Tek başınıza bile gelseniz kahvaltınızın ya da yemeğinizin üzerine bu kitaplardan birini alıp okuyarak kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Arkadaşımla birbirimizi çok uzun zamandır görmediğimizden o gün elim kitaplara gitmedi, ancak en kısa sürede tekrar gidip, elime bir kitap alıp, kahvemi içerek açık havanın ve manzaranın güzelliğini yaşayacağım.


Sabah saatinde gittiğimizden oldukça açtık. Menüyü ilk açtığınızda gördüğünüz sayfada, isme göre düzenlenmiş kahvaltı seçenekleri görüyorsunuz. Sahibi Demet hanım sadece kendi zevkine göre olan tabağı değil, ailesi olduğunu düşündüğüm kişilerin zevkine göre de düzenleme yapmış.


Eğer bu düzenlemelerden birini seçmek istemezseniz, kendi tabağınızı oluşturabilmeniz de mümkün.

Siparişlerimizi verir vermez, masamıza mekanın ikramı olan, ortasına zeytin ezmesi konulmuş ve kekik serpilmiş sızma zeytinyağı geldi. Zeytinyağının seçimini de beğendim. Özellikle zeytin ezmeli sunulmuş olması, siparişlerimiz gelene kadar biraz içimizi bastırdı. 


Ekmek sepetinde ise çok fazla çeşit yoktu. Keşke zeytinli, cevizli, otlu ekmek gibi çeşitler de olsaydı. Sunulan ekmekler normal ve kepekliydi. Ayrıca taze simit vardı. Tabi bu arada ekmekler de çok taze ve yumuşacıktı, zeytinyağına bandıra bandıra yedim :o)


Arkadaşım sipariş olarak Yiğit'in Tabağı'ndan söyledi (1 kişilik olanından tabi ki :o)). Tabağın sunumu göz alıcıydı. Çeçil, dil ve beyaz peynirin üzerine çok az çörek otu serpilmişti. Dil peynirine ve çeçil peynirine bayıldım. Çeçil peyniri çoğu yerde çok tuzludur, ancak burada sunulanın tuz miktarı çok iyiydi. Beyaz peynir konusunda ise çok seçici biri olarak beğenmediğimi söyleyebilirim. Ancak beyaz peynir zevke göre değişir. Ben her zaman sert koyun peynirini tercih ederim. Tabaktaki peynir ise yumuşak ve biraz gırtlak yakan bir inek peyniriydi. Küçük cam kaplar içinde sunulan tereyağ, karpuz reçeli ve zeytinin görünüşleri çok hoşuma gitti. Sundukları cam kapları da çok beğendim. Zaten bu mekanda genel olarak tüm tabak çeşitleri çok zevkli seçilmiş. Tabaktaki meyveler ise çilek hariç çok tazeydi. Çilek hafifçe kurumuştu, sanırım dolapta bekletilmemiş. Domates, tatlı kırmızı biber ve salatalık üzerine üzerlerine hafifçe kekik serpilerek ikram edilmişti. Bu üçlüye kekiği çok yakıştırdığımı söyleyebilirim.


Karpuz Reçeli
Benim siparişim ise peynirli - otlu gözleme ve domatesle süslenmiş yeşil zeytindi. Normalde domatessiz sunuluyordu, ekstra eklenmesini ben rica ettim. Aslında menüde yazan "kırık zeytinden" istemiştim ancak ellerinde kalmamış. Bir anda heveslenen biri olarak bu duruma üzülmediğimi söyleyemeyeceğim. 

Peynirli - otlu gözlemeyi beğendim ama bayılmadım. Sanırım peynir olarak lor kullanılmış. Bu nedenle çok tuzsuzdu. Yerken üzerine bir miktar tuz serpmek zorunda kaldım ki, gözlemenin üzerine serpilen tuzun yakışmadığını söyleyebilirim. İçindeki ot miktarı ise belki bir başkasına normal gelebilir, ancak otlu diye belirtildiğinde ot miktarının biraz daha fazla olmasını beklerdim. Çünkü yerken tadını çok fazla alamadım.


Domatesle sunulan yeşil zeytine ise bayıldım. Çekirdeği çok büyük değildi ve bol etliydi. Tüm tabağı bitirdim desem ne kadar beğendiğimi anlatmış olabilirim sanırım :o) Domatesler ise kiraz domatesdi ve çok tazeydi. Onları da gözlemeyle birlikte keyifle bitirdim.


Kahvaltıda tabi ki bol bol çay içmeyi ihmal etmedik. Çayın taze demlendiğini ve aromasının çok güzel olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca garsonlar çay konusunda da çok dikkatliler. Çoğu yerde açık istediğimde yine de koyu geliyordu. Burası ise çayı tam istediğim kıvamda getirmeyi başardı.

Fiyatlara gelince... Boğazda kahvaltı yaptığınız cafelerden çok farklı değil. Uçuk rakamlar var diyemem. Bence boğazın kıyısında olan ve onca kira ödeyen bir mekan, yapabileceğinin en ucuzunu sunmuş. Sanırım sürümden kazanmayı tercih ediyorlar. Yani "bir tabaktan 15 değil 5 lira kazanalım ama müşterimiz bol olsun, bu şekilde kazancımızı sağlayalım" mantığı... Bu nedenle de kendilerini tebrik ediyorum.

Benim için çok keyifli ve güzel bir sabahtı. İlk fırsatta Cafe Nar'a gidip elime bir kitap alıp keyif süreceğim.

Keyifli günler dilerim :o)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder