7 Eylül 2014 Pazar

ERZURUM EVLERİ


Birkaç gündür Erzurum'daki mekanlarla ilgili çeşitli yazılar yazıyorum. Belki şu anda okurken "Ne bitmez Erzurum yazılarıymış" diyorsunuzdur. Ancak hem şehir, hem de şehirdeki restoranlar öyle güzel ki inanın bir yazıda anlatılabilecek gibi değil.

Bugünkü yazım Erzurum Evleriyle ilgili. Daha çok turistik amaçlı korunan bu evlerin iç dizaynları orjinal haliyle tutulmuş. Özellikle localar gibi kurulmuş olan yer sofraları gerek yerli, gerekse de yabancı turistlerin çok ilgisini çekiyor.



Birkaç arkadaş beraber geldiğimiz Erzurum Evleri'nde yemek yemeye başlamadan önce, turistik olarak gezdik. Evin içerisinde eski kap kacaktan tutun da, ev yapımı turşulara kadar birçok ürün bulabilmek mümkün. Çoğu satılık değil, sadece görsel amaçlı konulmuş. Sadece turşu gibi yiyeceklerden ve birkaç süs eşyasından satın alma şansınız var.

Evin iç dekorasyonunda Erzurum'a has yerel kıyafetlerden giydirilmiş, cansız mankenler de bulunuyor. Bu mankenler özellikle ocak başı, yer sofrası gibi bölümlere yerleştirilmiş. Daha renkli ve yaşanılır bir hava veren bu düzenlemeyi çok beğendim. Tabi ki yerlere güzelim kilimleri ya da halıları da sermeyi unutmamışlar.


Arzu ederseniz bu yer sofralarında oturup yemek yiyebilir ya da bizim yaptığımız gibi bahçenin otantik havasında zaman geçirmeyi tercih edebilirsiniz.


Bahçedeki düzenleme de aynı evin içindeki gibi, eskinin korunmasıyla yapılmış. Sedirlerden, duvar süslerine kadar her şeyi çok beğendim. Bahçenin tam ortasında büyük bir soba kurmuşlar ve sobanın üzerine de aynı çocukluğumda annemin yaptığı gibi, çay dolu demliği kaynaması için yerleştirmişler. Her gelen misafire ikram olarak hemen çay getiriliyor.


Biz de masamıza oturur oturmaz, tavşan kanı dediğimiz lezzetli çaylarımız soframıza geldi. Bir yandan çayımızı tabir yerindeyse "höpürdetirken" bir yandan da garsonun getirdiği menüleri incelemeye başladık.

Menü oldukça genişti. Ev yapımı tencere yemeklerinden, kebap çeşitlerine kadar bir çok yemekten seçebiliyorsunuz.

Havanın sıcak olması nedeniyle, kebap türü seçmek istemedik. Bu nedenle iki arkadaşım su böreği sipariş etti. Böreklerin kıvamı çok iyiydi. Bana sadece fazla yağlı geldi. Ucundan kesmeye çalışırken bile, içinden yağ çıkıyordu. Ama genelde yemeğin yağlısının daha makbul olduğu söylenir. Evimde az yağlı yaptığımdan çok hoşuma gitmedi, ama bu bir tercih meselesi. Muhtemelen babam gibi birisi o masada oturuyor ve böreği yiyiyor olsa, tam puan verirdi :o))) Böreğin içindeki peynir miktarı ise çok dozunda konulmuştu. Ne ağıza gelmeyecek kadar az, ne de hamurun tadını bastıracak kadar fazlaydı. İki arkadaşım böreklerini son lokmalarına kadar zevkle bitirdiler.


Benim siparişim ise ekşili yaprak sarmaydı. Bu yemeği açıklayacak kelime bulamıyorum, o kadar çok beğendim ki, soluksuz yedim diyebilirim. Hatta doymama rağmen, porsiyonu küçükmüş gibi geldi. Halbuki porsiyon miktarı yeterliydi ama ben bu lezzetin daha fazla devam etmesini istedim :o) Kullanılan şahane et ile birlikte pirinç ve soğan ayarı çok iyi ayarlanmıştı. Mis gibi yoğurda her lokmamı bandıra bandıra yedim. Yoğurt koyu kıvamlı ve benim sevdiğim gibi hafif ekşimsi tadındaydı. Sadece dolmalarımı değil, yoğurdu da sonuna kadar yediğimi belirteyim.


Dolmalarımı yerken taze yapılmış, mis gibi lavaş ekmeklerinden tüketmeyi de unutmadım tabi ki. Sofraya normal ekmek yerine lavaş getirilmesi, ortama daha da fazla uyum sağladı diye düşünüyorum.


Fiyatlar ise, Erzurum şehrinin içindeki bir esnaf lokantasından daha pahalı ki gittiğimiz yerin turistik olması nedeniyle anlayışla karşılıyorum. Ayrıca pahalı dediğime bakmayın, İstanbul'daki lokantalardan her haliyle daha ucuz.

Erzurum'a ilk fırsatta tekrar gitmek için sabırsızlanıyorum. Daha lezzetlerini keşfetmem gereken çok yer var :o)

Keyifli günler dilerim :o)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder